SAMSUN ADI

Bar or Divider

 

Samsun Adı

Samsun adının Yunanca "Amisos" kelimesinden gelme olduğu sonundaki "Os" veya "S" ekine bakılarak ileri sürülmüşse de, bu kelimenin kökeninin eski Yunan öncesi döneme dayanmasının daha kuvvetli bir ihtimal olduğu belirtilmiştir. Söz konusu kelimenin Yunanca olmayıp Palaskça olduğu bugün Yunan tarihçileri tarafından da kabul edilmektedir. Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmeyip, Amasia gibi Anadolu menşe'li bir kelime olduğu ihtimali daha ağır basmaktadır. Roma imparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisos'a geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolis'e çevirmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur.

Bugün kullandığımız "SAMSUN" adının ortaya çıkışı, Türkler'in buraya hakim olmasından sonradır. XII. ve XIII. Asırlardaki Türk kaynaklarında "Samsun" ismi kullanılırken aynı yıllardaki batı kaynaklarında ise "Sampson" adı kaydedilmektedir. Gerek "Samsun" gerekse "Sampson" kelimelerinin Amisos'tan türetildiği şüphesizdir. Osmanlı dönemi kaynaklarında ise yazılış farkları olsa bile "Samsun" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde şehrin adı "Samsun olarak anılmakla birlikte, sancak adı olarak " Canik " kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminde idari düzenleme ile vilayet haline getirilen şehir günümüzde de "Samsun" adı ile anılmaktadır.

 

Atatürk ve Samsun
 

16 Mayıs 1919 Cumartesi günü, İstanbul'dan kalkan, Kaptan İsmail Hakkı (Durusu) idaresindeki Bandırma Vapuru, Dokuzuncu Ordu Kıt'aları Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ile mahiyetini Samsun'a götürüyordu. Atatürk, Samsun ve çevresinde asayişi düzenlemekle görevli idi. 18 Mayıs 1919'da Sinop'a geldiler. Atatürk, iskeleye çıkarak, karadan Samsun'a yol olup olmadığını sordu, olmadığını öğrenince de tekrar vapura binerek Samsun'a hareket etti. 19 Mayıs 1919 Salı günü sabahı saat 6 'da Samsun limanındaydı. Savaşlardan yenik çıkmış bölünmüş, umutsuz yorgun, çileli bir milleti, yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak üzere, Ataürk'ün Samsun'a ve Anadolu'ya ilk ayak basışı o gün, o saatti. Samsun'a Müfettişlik Karargâhının 18 subayı ile birlikte çıkıyorlardı.

Bu subaylar, o günkü rütbeleri ile şunlardı :

     

  1. Üçüncü Kolordu Komutanı Kur. Alb. Refet (Bele)

     

  2. Müfettişlik Kur. Bşk. Alb. Kazım (Dirik)

     

  3. Müfettişlik Sağlık D. Başkanı. Dr. Alb. İbrahim Tali (Öngören)

     

  4. Kurmay Bşk. Yardımcısı Yarbay Arif (Ayıcı)

     

  5. Müfettişlik Karargahı İstihbarat Müdürü Binbaşı Hüsrev (Gerede)

     

  6. Topçu Binbaşı Kemal (Doğan)

     

  7. Dr. Binbaşı Refik (Saydam)

     

  8. Başyaver Yzb. Cevat Abbas (Gürer)

     

  9. Yzb. Mümtaz (Tunay)

     

  10. Yzb. İsmail Hakkı (Ede)

     

  11. Yzb. Ali Şevket (Öndersav)

     

  12. Yzb. Mustafa Vasfi (Süsoy)

     

  13. Üsteğmen Hayati

     

  14. Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)

     

  15. Üsteğmen Abdullah

     

  16. Teğmen Muzaffer (Kılıç)

     

  17. Şifre Katibi Faik (Aybars)

     

  18. Şifre Katibi yardımcısı (Atasev)

Samsunlular Atatürk'ü çoşkun bir törenle karşıladılar. Atatürk, doğruca kendisi ve arkadaşları için hazırlanan Mıntıka Palas'a yerleşti. Burası iki katlı taş bir yapıydı. Atatürk'ün Samsun'a geleceği, İstanbul'dan telgrafla Mutasarrıfa duyurulunca bu bina hazırlanrnıştı. Atatürk o gün ve ertesi günler hep bu otelde kaldı, çalışmalarını burada sürdürdü. Samsun'a geldiğinin ilk günü emrindeki valilikler ve kolordu komutanlarından bölgenin asayiş durumunu sordu, ertesi günü Sadrazam Damad Ferid'e "İzmir`in işgalini milletin asla kabul etmeyeceğini..." telle bildirirken Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanı Kazım (Karabekir) Paşa ile de bağlantı kurdu. Samsun'a gelişinin dördüncü ve beşinci günleri, İstanbul Hükümeti'nin ve hele itilaf Devletlerinin kuşku duyacağı davranışları ile dikkatleri üzerinde toplamış bulunuyordu. 25 Mayıs 1919'da da "...bazı şikayetleri yerinde tetkik ve tedbir almak üzere Karargâhı Havza'ya nakledileceği " gerekçesiyle Havza'ya geldi. Havza'da Belediye Dairesi olarak kullanılan Mes'udiye Oteli, Müfettişlik Karargâhına kiralanmıştı. Atatürk, Havza'da kaldığı 13 Haziran 1919 tarihine kadar arkadaşları ile birlikte burada çalışmıştı.

Havza'ya gelişinin ertesi günü, 26 Mayıs 1919'da, Havza Belediye Başkanı İbrahim ve Havza ileri gelenlerinin ziyaretlerini kabul eden Atatürk, onlara: "Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız" diyordu. Bundan sonra olaylar bilindiği gibi, hızla gelişti. Atatürk, işgal devletlerine ve İstanbul Hükümetinin olumsuz tutumlarına karşı ilk direniş hareketlerini Havza'da başlatmış, 13 Haziran 1919'da da Karargâhını Amasya'ya taşımıştı.

Atatürk'ün Samsun'a ikinci gelişi, Cumhuriyetin ilanından bir yıla yakın bir süre sonra yaptığı Sonbahar Gezisine rastlar. Bu gezi sırasında, 20 Eylül 1924 günü Hamidiye zırhlısı ile Ordu'dan Samsun'a geldi. Yanında eşi Latife Hanım ve yakın arkadaşları da vardı. İskeleden arabalara binerek doğruca belediyeye gittiler. Samsunlular sık sık yollarını keserek sevgi gösterilerinde bulunuyorlardı. Belediyede çeşitli kuruluşların yöneticileri ile görüşeren Atatürk, bir ara balkona çıkarak meydanda toplanan halkı selamladı. Daha sonra dinlenmek üzere kalacakları Şahinzade Remzi Bey konağına geldiler.

O gün akşam Samsun Belediyesi, Atatürk onuruna bir yemek verdi. Yemeğin sonuna doğru Belediye Başkanı İbrahim Veysi bir konuşma yapmıştı. Atatürk, teşekkür ederek bu konuşmayı cevaplandırdı. O sırada Belediye başkanı ayağa kalkarak, Atatürk'ün ardında duran bir koltuğu gösterdi: "Bu koltuk Reisicumhur Hazretlerinin Samsun'a ilk geldikleri Belediye Dairesindeki oturdukları koltuktur. Teberrüken buraya getirilmiştir" dedi.

Atatürk çok duygulanmıştı. Anılarının tazelendiğinden bahsederek bir konuşma daha yaptı. Bu konuşmasında: "Ben Samsun'u ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın herhalde yerine getirilebilir olduğuna bir defa kuvvetle inanmıştım. Samsunlular'ın hal ve durumlarında gördüğüm, gözlerinde okuduğum vatanseverlik, fedakârlık, ümit ve tasavvurlarımı müsbet bir inanca götürmeye, yeter olmuştu" dedi.

Atatürk ertesi günü 21 Eylül sabahı, Samsun-Çarşamba Demiryolu inşaatı töreninde bulundu. Burada da bir konuşma yaparak, gümüş bir kazma ve kürekle temele ilk harcı koydu. Öğleden sonra, Samsun'da Hükümeti, hastaneleri, beş yıl önce kaldığı Mıntıka Palas'ı ziyaret etti. Mıntıka Palas sahipleri, binayı Atatürk'e hediye etmişlerdi. Bundan memnun oldu, teşekkür etti. 22 Eylül 1924 günü de Samsun Ticaret Okulu'nda öğretmenlerin verdiği çayda bulundu. Burada uzun bir konuşma yaparak müspet bilimlerin, fenlerin çağımızdaki önemi ve gereği üzerinde durdu: (Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cahilliktir, sapıklıktır..) dedi. Bu konuşmanın bir yerinde de : "Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Milletimizin hayat-ı asarını düşünelim. Bu düşünce bizi elbette altı yedi asırlık Osmanlı Türklüğünden çok asırlık Selçuk Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine muadil olan, Büyük Türk devrine kavuşturur..." diyordu. O gün çok heyecanlıydı. Samsun'a gelişinin dördüncü günü de Belediye'de ilgililerle bir toplantı yaptı. Şehrin sorunları, ihtiyaçları üzerinde durdu. Boş saatlerinde Samsun kütüphanesinden daha çok tarihle ilgili kitaplar getirtiyor, bunları okuyordu.

24 Eylül günü sabahı Samsun'dan ayrılarak Havza'ya geldi. Belediye'de yaptığı bir konuşmada: "Kahraman Havzalılar! Sizinle en elemli ve yaslı günlerimde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana geçmişin değerli hatıralarını canlandıran şu daire içinde çalışmalarınız ve yardımlarınızdan çok faydalandım..." diyerek, Havzalıları övdü. Aynı gün, öğleden sonra Amasya'ya hareket etti.

Atatürk, Harf devriminin bütün yurtta büyük bir heyecanla yürütüldüğü günlerde, İzmir vapuruyla İstanbul'dan Karadeniz'e açıldı, 16 Eylül 1928 günü Samsun'a geldi. Yanında Başbakan İsmet (İnönü), Kılıç Ali, Dr. Refik (Saydam),l. Başyaver Rusuhi de vardır. Karşılama töreninden sonra, doğruca ilk geldiği zaman kaldığı Mıntıka Palas'a geldi. Bu ev şimdi ilk eşyasıyla dayanıp döşenmişti. Çalışma masası üzerinde duran bir kağıda yeni harflerle şu notları yazdı:

"Samsun, 16 Eylül 1928. Saat sekizi geçiyor. Yazı odasındayım. İsmet Paşa'yı beklerken bu satırları yazıyorum. Samsun'a üçüncü defadır geliyorum. İlk gelişim malûmdur. Tarihini gözümün önünde, büro üzerinde duran uzun cigara kutusunun kapağında okuyorum: 19 Mayıs 1335. Ondan sonra bir defa daha gelmiştim. Takriben dört sene evvel, bu gelişimin de tarihini yukarıda tespit ettim. İsmet Paşa geldi, yazıyı bırakıyorum."
 
Gazi Mustafa Kemal

Atatürk 16 Eylül'de Samsunlular'ın coşkun sevgisiyle karşılanırken şehre üçüncü defa geliyordu. Bu gelişinde Atatürk özel deftere duygularını ifade eden yukarıdaki satırları yazmıştır.

O gün ve ertesi gün, bir başöğretmen olarak valilikte memurlar ve halka yeni harfleri öğretici çalışmalar yaptı, bir çoklarını imtihan etti. 18 Eylül sabahı Havzaya, oradan da Amasya'ya geçti.

Atatürk, Samsun'a son ve dördüncü olarak 22 Kasım 1930 günü gece saat 21'de gelmişti. Bu defa Amasya yoluyla Havza'dan geliyordu. Geceyi o günlerde alt katı CHP binası olan kendi köşkünde geçirdi. Ertesi günü 23 Kasım 1930 Pazar, İçişleri Bakanı Şükrü (Kaya) ve Samsun Valisi Kazım Paşa ile birlikte Samsun'da bir gezinti yaptılar, sigara fabrikasını gezdiler. 24 Kasım günü Çarşamba ilçesine giden Atatürk, Türk ocağında gençlerle bir sohbet toplantısı yaptı. Ayrılırken Ocak defterine "Çarşamba Türk Ocağında tanıştığım kıymetli gençlik iftihara layıktır" cümlesini yazdı. Samsun'da iki gün daha kalan Atatürk, 26 Kasım 1930'da, Lisede derslere girdikten ve Türk Ocağında verilen konserde bulunduktan sonra, saat 16'da Ege vapuru ile Trabzon'a hareket etti.

Onun kaldığı köşkü (Mıntıka Palas), Samsunlular Atatürk Müzesi olarak düzenlediler ve ziyarete açtılar.

 

Samsun ve Turizm

Samsun'da turizmin vazgeçilmez üçlüsü denizin, kumun, güneşin yanısıra artık birçok insanda tutku halini almış alternatif turizm aktivitelerinin gerçekleştrildiği alanları içiçe bulabilirsiniz. Havza ve Ladik'te bulunan kaplıcalarıyla Sağlık Turizmine ; siyasal, sanatsal , bilimsel ve eğitsel konulardaki ev sahipliği ile kongre turizmine ; yaylaları , gölleri ve ormanlarıyla doğa turizmine ; yeşilin ve mavinin kucaklaştığı uzun kumsallarıyla deniz turizmine ; koşulların elverişli olması nedeniyle kış sporları ve su sporlarına merkez oluşturabilecek potansiyele sahiptir.

Yakakent'ten Terme'ye kadar uzanan sahil bandı üzerinde çok güzel kuma sahip geniş doğal plajlar denize girmek için idealdir. Yakakent Çamgölü mevkiinde çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil tepeler, masmavi sulara iner. Eşsiz güzellikteki sahili ile denizle içiçe bir yaşamın sürdürüldüğü şirin bir kıyı kasabası olan Yakakent'de gün batımı ise gerçekten görülmeye değer güzelliktedir. Terme ilçesi bir de tarihin ilginç ve çekici savaşçı kadınlarının yaşadığı yer olarak bilinir.

Sahil bandı üzerinde Alaçam, Bafra ve 19 Mayıs ilçelerimizin topraklarının bir bölümünü kaplayan Kızılırmak Deltası sulak alanı, flora ve faunasıyla ülkemizin eko-turizm alanında en ilginç köşelerinden biridir.

Deltada, 19 Mayıs ilçesi, yörükler mevkiinde ilkbaharda tabanı tamamen suyla kaplanan yaprakdöker ağaçlardan oluşmuş Galeriç ormanı yaban hayatı açısından oldukça ilgi çekicidir.

Samsun, termal turizm açısından da oldukça önemli merkezlere sahiptir. Havza ve Ladik kaplıcaları 2000 yıldan beri bilinen sağlık merkezleridir. Havza 25 Mayıs Termal Tesisleri turizm bakanlığınca "Termal Turizm Merkezi" olarak ilan edilmiştir. Yeni ve eski binalardan oluşan 5 hamamın yanı sıra termal otel-motellerde mevcuttur. Bir çok hastalıklara derman olduğu kanıtlanmıştır. Ladik'deki Hamamayağı kaplıcası ise ülkemizdeki birinci derecede önemli ve öncelikli kaplıca merkezlerindendir. Radyoaktif özellik gösteren Ladik kaplıca suları, organizma üzerinde uyarıcı etki yapar. Bu nedenle bu suya "GENÇLİK SUYU" adı verilir. Havza ve Ladik'deki kaplıca sularının başta romatizmal hastalıklar olmak üzere, kadın hastalıkları, sinirsel hastalıklar, eklem hastalıkları ve kireçlenme gibi hastalıkların tedavisinde olumlu etki yaptıkları tıbbi olarak da kanıtlanmıştır.

Samsun'un yaylaları da diğer karadeniz yaylaları gibi; yeşili, temiz havayı ve sessizliği özleyenlere kucak açmaya hazırdır. Samsun'dan yaylalara ulaşmak oldukça kolaydır. Yaylaların yolları aracınızla bile kolaylıkla gidebileceğiniz durumdadır.

Ladik-Akdağ yaylaları, Vezirköprü-Kunduz dağı yaylaları her mevsim farklı güzellikleri barındırırlar. Kunduz yaylalarının orman dokusuyla içiçe oluşları ve ormanların Altınkaya Baraj Gölüyle birleşmesi bölgeye bambaşka bir güzellik kazandırmaktadır. Burası yayla turizminin yanısıra doğa yürüyüşleri, su sporları, balık avcılığı, motor gezileri, çim kayağı, yamaç paraşütü ve kampçılık için son derece elverişli alanlara sahiptir. Bölgedeki Orman İşletme tesisi ise yaz kış gelenlerin dinlenme ve konaklama ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak tesislerde önceden rezervasyon yaptırmak gereklidir.

1997 Yılından itibaren Ladik-Akdağ yaylalarında Yayla şenlikleri de düzenlenmeye başlanmıştır.

Samsun doğal güzelliklerinin yanısıra tarihi alanlarıyla da dikkat çekicidir. Samsun'da çok eski zamanlardan beri insanların yaşamış olması Samsun'un tarihi bir zenginliğe sahip olmasını sağlamıştır. Samsun sınırları içerisinde büyük ölçüde tarihi eserlerle karşılaşmak mümkündür. Bu eserlerin başlıcaları şunlardır; Atatürk Anıtı, İlkadım Anıtı, Atatürk Müzesi, Stad Çeşmesi, Gazi Müzesi, Büyük Cami, M. Dolarosa Kilisesi, Şifa Hamamı, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Tekel Sigara Fabrikası vb. gibi... Paleolitik dönemde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Tekkeköy mağara-kale yerleşimleri; M.Ö. 5000 yıllarından bu yana sürekli yerleşim yeri olarak kullanılagelmiş, Bafra ikiztepe ve bugün bile sularını, galerilerini, merdivenlerini, görebileceğimiz 3000 yıl öncesinden gelen Kızılırmak Vadisindeki Asarkale; Paflagonlara ait kaya mezarları, Amazonların yaptığı ileri sürülen Garpu kalesi ise görülmeye değerdir.

Samsun'da Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerini de görebilirsiniz. Çarşamba'daki Göğçeli Cami bunlardan en ilginç olanıdır. Yapımında hiç çivi kullanılmamış olan yapı, kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte yaklaşık 800 yıldır sapasağlam ayakta kalmıştır.

 

Alternate Bar or Divider

******@T@TÜRK KÖŞESİ******
 

*********SiTe SaHiBi*********
 

*********SAMSUNSPOR*********
 

 
 
Bugün 37 ziyaretçi (44 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol